Bakanlar Kurulu'nda bulunan monitörlerden esinlenerek projeye başlayan gençler, 3 ay içerisinde 130 TL maliyetle hayallerindeki bilgisayar masasını oluşturdular. Öğrenciler, uzaktan kumandası bulunan otomatik ve elle ayarlanabilir şekilde çalışan BİLMA'yı şimdi bütün evlere sokmak için seri üretim yapacak bir müteşebbis bekliyor. En kısa zamanda projelerine patent alacaklarını ifade eden Bekir Ağbaba ve Suat Günaydın, yeni projeler düşünmeye başladıklarını da ifade ettiler.
Bilgisayara giden kablo kirliliğini önlemek ve bilgisayarı kullanmadıkları zaman tozdan kirden muhafaza etmek isteyen Gemerek Şehit Ahmet Karahan Endüstri Meslek Lisesi öğrencileri, buluşlarıyla okullarına 15 bin TL para ödülü kazandırdı.
Sivas Gemerek Şehit Ahmet Karahan Endüstri Meslek Lisesi 12. sınıf öğrencileri Bekir Ağbaba ve Suat Günaydın, BİLMA adını verdikleri projeyle Milli Eğitim Bakanlığı'nın Proje Tabanlı Beceri Yarışmasına katıldı. Önce illerde, sonra bölgelerde yapılan elemelerin ardından Ankara'da finale kalma imkanı yakalayan BİLMA, iki gence Türkiye ikinciliği kazandırdı. Proje sahipleri, bilgisayar masasını bugün Vali Veysel Dalmaz'a anlattı. Bilgisayara giden kablolardan kurtulmak, kullanmadıkları zamanlarda bilgisayarı daha temiz bir yerde muhafaza etmek ve eve gelen çocukların bilgisayarlarını karıştırmasına engel olmak isteyen iki gencin icadı, Sivas'ın Gemerek ilçesinde bulunan okullarına da 15 bin TL'lik para ödülü getirdi.
23 Mayıs 2009
Bilgisayarı Saklayan Masa !
Modern Dünyanın Çiftlik Evi !
Belçikalı çılgın tasarımcı Vincent Callebaut tarafından tasarlanan dev çitlik, kent yaşamının ortasında doğal köy yaşamına imkan verecek. 132 katlı cam yapıda sığır ve kümes hayvanları ile 28 farklı ekinin yetişebileceği alan bulunuyor. Yapının dev bir sera ile birleşen iki kulesi bulunuyor. Bu dev sera, cam ve çelikten yapılmış iki kanadı birbirine bağlıyor. Bahçeler, yağmur suyunu filtreleyip daha sonra içerideki sıvı atıkla karıştıraracak. Ardından organik işlemle bu sıvı, çifçilik işlerinde kullanılmak üzere geri dönüştürülecek. İlginç tasarımlarıyla tanınan Callebaut'ın bundan önceki tasarımı, nilüfer şeklindeki kendi kendine yetebilen dev bir yüzen şehir Lilypad idi. Lilypad, yükselen su seviyeleriyle başa çıkabilecek şekilde tasarlanmışken, Dragonfly, dünya nüfusu artmaya devam ederken olası gıda kıtlığının üstesinden gelmek üzere tasarlandı. Dünya genelindeki kent nüfusunun 2009'da 3.1 milyar iken, 2025'e kadar 5.5 milyar olacağını belirten Callebaut, ekolojik kentin tarıma dönüşü canlandırmayı ve doğal kaynakların ve geri dönüşümlü atıkların yeniden kullanımını sağlamayı amaçladığını söylüyor.
Dev bir yusufçuk böceği şeklinde tasarlanan ve bu yüzden Dragon Fly adı verilen 600 metre yükseklikteki binanın New York'taki Roosevelt Adası üzerine inşa edilmesi planlanıyor.
Sebze ve meyve bahçelerinin yanı sıra konut ve işyerlerinin de yer alacağı dev çiftlikte, her kattafi çiftçilik işlerinin o katta yaşayanlar tarafından yapılması öngörülüyor.
Kışın güneş enerjisiyle ısınacak dev çiftlik,
Banyoda Şarkı Söyledi, Tüm Dünya İzledi
Ancak oğlunun bu görüntüleri video paylaşım sitesi YouTube'a koymasıyla olan oldu. Willie Nelson'un şarkısı Crazy'yi mum ışığında banyoda oldukça güzel bir sesle söyleyen anne, bir anda dünyanın izlediği ve artık tanıdığı bir kadına döndü. Tam 47 bin 453 kişi, kadını internet üzerinden izleme olasılığı buldu. Zaten Jill de ünlü olmaya hevesliydi ancak bu kadarını beklemiyordu. Teknik anlamda 13 yaşındaki oğlunun yardımını alan ve tüm video boyunca şarkı söyleyen kadın, "Okuldayken sık sık şarkı söylerdim. Ama bunu profesyonel olarak yapmadığım için bu işin eğlencesi. Crazy'yi söylemek istedim banyodayken çünkü mum ışığında bu şarkının bana ilham verdiğini biliyorum. Her tarafımı köpüklerle kaplayarak herhangi bir falso vermeden şarkıyı söyledim. Oğlum da beni çekti" diye anlatıyor. Geçtiğimiz Şubat ayından bu yana binlerce kişinin izlediği amatör klip, kadını büyük bir üne kavuştururken akla İskoçyalı Susan Boyle'u getirdi. İngiltere'deki bir yetenek yarışmasıyla büyük bir üne kavuşan Susan Boyle, ünlendikten sonra tam 100 milyon kişi tarafından YouTube'ta izlenmişti. Jill Jones, hiçbir zaman 'Britain's Got Talent' yarışmasına katılmayı düşünmediğini, YouTube üzerinden ünlenmeye devam edeceğini söyledi.
O, çocuğuyla yalnız yaşayan bir anne. Şarkı söylemeyi seviyor, köpükler eşliğinde banyo yapmayı da! Ancak ünlü olacağı hiç aklına gelmemişti. İstemişti ama bu kadarını tahmin etmemişti. Her şey oğlunun kendisini kameraya almasıyla başladı. İngiltere'de Jill Jones isimli bir kadın, köpüklü küvetin içinde şarkı söylerken oğlunun ısrarı üzerine videoya çekildi.
FireFox Uçuşa Geliyor !
Bunun bilincinde olan Mozilla, daha fazla kişinin Firefox uygulaması geliştirebilmesini sağlamak amacıyla, tüm işlemi kolaylaştıran yeni bir API hazırladığını duyurdu. JetPack adlı API'nin yardımıyla artık web sitesi hazırlayabilen herkes bir Firefox eklentisi de geliştirebilecek. Mozilla JetPack'i duyurduğu resmi blog'un şu sözlere yer verdi: "Kullanıcı tecrübesi açısından en önemlisi, JetPack tarayıcıyı yeniden başlatmak zorunda bırakmadan ve uyumluluk sorunları yaşamadan tarayıcıya yeni özellikler ekleyebilecekler". JetPack'in 0.1 sürümü şu özelliklere sahip: JetPack hakkında daha detaylı bilgi almak için Mozilla'nın ilgili sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Mozilla'dan Firefox eklentilerini daha da ileri götürecek önemli bir adım: JetPack.
Firefox kullanıcılarının büyük bölümü, ünlü tarayıcının eklenti desteğinin sunduğu faydalardan yararlanıyor. Uzman yazılımcıların geliştirdikleri eklentiler sayesinde Firefox sadece web sitesi görüntüleyen bir uygulama olmanın çok daha ötesinde işler başarabiliyor.
- Durum çubukları, sekmeler, içerik script'leri ve animasyon destekleyen API
- Twitter ve benzeri dış API'leri destekleme
- JQuerry desteği
- Bespin ortamında, anında yükleme ve hızlı eklenti geliştirme imkanı
- Firebug ile pratik hata ayıklama
Dünya Teknoloji Liginde Tek Türk!
Dünya
Turkcell, ‘Businessweek 2009 Infotech 100’ listesine Avrupa’dan giren ilk 5 iletişim ve teknoloji şirketi arasında yer almayı başardı. Listeye bu yıl da 35’inci sıradan giren Turkcell, ‘Businessweek 2009 Infotech 100’ listesinde yer alan 23 global telekomünikasyon şirketi arasında da 10’uncu oldu.
Turkcell, halka açık iletişim ve teknoloji şirketlerinin Standard&Poor’s verilerine göre sıralandığı ‘Businessweek Infotech 100’ listesine bu yıl 35’inci sıradan girdi. 11 yıldır yayınlanan listeye Türkiye’den giren ilk ve tek şirket olan Turkcell böylece ‘Businessweek Infotech 100 List’te üst üste altıncı kez yer almış oldu. Listeye Avrupa’dan giren ilk 5 iletişim ve teknoloji şirketi arasında yer alan Turkcell, ‘Businessweek 2009 Infotech 100’ listesinde yer alan 23 global telekomünikasyon şirketi arasında da 10’uncu olmayı başardı.
2008 yılı cirosu, bir önceki yıla göre ciro artış yüzdesi, özsermaye kârlılık oranı, hissedar başına dağıtılan kar payı ve net kâr kriterleriyle yapılan değerlendirme sonucunda Turkcell; Google, Dell, ZTE, Nokia, LG, Cisco, AT&T, Samsung ve Adobe gibi global iletişim ve teknoloji devlerini geride bıraktı.
Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, Turkcell’in üst üste altıncı kez Infotech 100 listesine girmesinden büyük memnuniyet duyduğunu belirtti. Ciliv, “Bu önemli araştırmada dünya devi şirketlerin önünde Türkiye’nin Turkcell’i olarak yer almak bizi onurlandırdı, gururlandırdı. Bu başarı Turkcell çalışanları, iş ortakları ve bayilerinden oluşan ekosistemin ve Türkiye’nin başarısıdır. Hızımızı kesmiyoruz. Dünyada iletişim ve teknoloji alanındaki yatırımlarımızla fark yaratmaya devam etmek istiyoruz ve daha yapacak çok işimiz olduğuna inanıyoruz” dedi.
‘Businessweek 2009 Infotech 100’ listesinde online alışveriş devi Amazon.com geçen sene olduğu gibi yine birinci sırayı alırken, geçtiğimiz yıl 22’nci olan Oracle 2009’da ikinci, 63’üncü olan SAP üçüncü, 2008’de 23’üncü olan Microsoft ise bu yıl 22’nci sırada yer aldı.
Vodafone Group listede Turkcell’in ardından 36’ncı sırada yer alırken Google 37’nci, Dell 38’inci, ZTE 39’uncu, Nokia ise 40’ıncı sırada yer aldı. ‘Businessweek 2009 Infotech 100’ listesinde LG 53’üncü, Cisco 54, AT&T 62’nci, Samsung 84’üncü, Adobe ise 99’uncu oldu.
Businessweek 2009 Infotech 100 sıralamasıyla ilgili detaylı bilgi için:
http://bwnt.businessweek.com/interactive_reports/it100_2009/
Facebook Asla Unutmaz !


Facebook'taki fotoğrafların ömrü ne kadar?
Herkes hata yapar. Yorucu bir akşamdan sonra sabah kalktığınızda arkadaşlarınızın "sevimsiz" bir sabah halinizin fotoğrafını çekmesine engel olamamış olabilirsiniz. Ya da kesinlikle kimsenin görmesini istemediğiniz özel bir resminiz "şakacı" bir arkadaşınızın eline geçmiş olabilir. Daha da kötüsü "şakacı" arkadaşlar bu tip fotoğrafları Facebook veya MySpace gibi sosyal ağ sitelerine yüklemeyi pek severler. Neyse ki tüm bu fotoğrafların silinmesini sağlamak mümkün.
Ama ya bu fotoğraflar silinse bile ortadan kaybolmuyorsa? Bir zombi gibi peşinizi asla bırakmıyorsa?
Ne yazık ki Cambridge Üniversitesi'nden bir araştırma ekibi zombi fotoğrafların varlığını kanıtladılar. Sosyal ağ sitelerine yüklenen fotoğrafların gerçekten silinip silinmediğini denemek için 16 farklı siteye birer resim yüklediler. Kısa bir süre sonra ise tüm resimleri, herkesin yapacağı gibi sildiler. Peki sonuç? 30 gün sonra sitelerden 6 tanesinde resimlerin izine ulaşmak hala mümkündü!
Araştırmacılar yükledikleri resimlerin adreslerini kaydettiler ve bu sayede sadece bu adresleri tarayıcıya yazarak test etmek mümkün oldu. Test edilen 16 siteden sadece Windows Live Spaces özel bir yöntem kullandığı için adresi saklamak mümkün olamadı. Flickr, Orkut ve Photobucket resimleri anında sildi, bazılarında ise birkaç saat sonra silindi. Ama Bebo, Facebook, hi5, LiveJournal, MySpace ve SkyRock sitelerinden ise resimlere ulaşmak hala mümkün.
Şu adresten hangi resimlerin silinmemiş olduğunu kendiniz de görebilirsiniz. En üst satırda resmin orijinali görünüyor. Onun altında, sol tarafta resim şu anki hali, sağında bu resmin hangi siteden geldiği yazılı. Görüntülenemeyen resimler silinmiş olanlar. Resimlerin hala göründüğü siteler ise 30 günden uzun süredir resimleri silmeyi henüz başaramamış durumda.
Devamını Oku...Biri YouTube'u Durdursun!
YouTube geçtiğimiz günlerde resmi blog'unda bu sorunun yanıtını verdi. 2007 yılında, yani Google YouTube'u henüz yeni satın aldığı sıralarda her bir dakika, siteye 6 saatlik yeni içerik ekleniyordu. 2009'un Ocak ayında bu miktar dakikada 15 saatlik videoya yükselmişti. Ve şu anda dakikada 20 saatlik inanılmaz bir video ekleme hızına ulaşmış durumda. YouTube yetkilileri 1 dakikada 24 saatlik içerik artışının çok yakın olduğunu söylüyorlar. Yani YouTube'da çok yakında her bir dakikaya 1 tam günlük görüntü ekleniyor olacak. Dolayısıyla kaba bir hesapla bir gün boyunca ise eklenen yeni video süresi 34.560 saat, yani 1440 gün, yani 48 ay, yani yaklaşık 4 yıl uzunluğunda olacak. Bu demek oluyor ki YouTube'un başına oturup sadece bugün eklenmiş olan videoları aralıksız, başka hiçbir şey yapmadan izlemek isterseniz bu işlem ancak 2013 yılında bitebilir...
YouTube'a 1 dakikada ortalama ne kadar video yüklendiğini biliyor musunuz? Öğrenin, şaşırın.
2005 yılında kurulan ve 2006'da Google tarafından tam 1,65 milyar dolara satın alınan YouTube, şu anda şüphesiz dünyanın en popüler video paylaşım sitesi. Popüler olması bir yandan kullanıcıların sıklıkla siteyi ziyaret etmesini, diğer yandan ise site için bolca yeni video eklenmesini sağlıyor. Peki ama YouTube'a eklenen videoların miktarı nedir?
Nokia 1100'ın Sırrı Ne ?
Soruşturmada güvenlik güçlerine yardımcı olan Ultrascan adlı firmanın yöneticisi Max Becker, geçtiğimiz günlerde kendilerinin bir suçluya Nokia 1100 sattıklarını ve bu sayede yerlerini tespit ederek, nasıl çalıştıklarını anlamak için çaba sarf ettiklerini söyledi. Becker'ın ifadesine göre buldukları Faslı alıcı, Ultrascan'ın 1100 telefonuna tam 5500 Euro (yaklaşık 11.700 TL) ödemiş. Becker ayrıca hacker'ların kullandıkları 1100'ı suçluların işine yarayacak şekilde modifiye eden programa da eriştiklerini ve denemelerinde son derece kolay bir şekilde başka numaralara gelen tek kullanımlık internet bankacılığı şifrelerini kolaylıkla elde ettiklerini söyledi. Farklı ülkelerdeki güvenlik birimleri konuyla ilgili soruşturmaları hızlandırdılar. Polis bu yöntemi kullanan suçluların arasına gizli polisleri yerleştirmeye çalışıyor. Bu sırada Nokia konuyla ilgili hala resmi bir yorum yapmadı. Şimdiye kadar Nokia'dan gelen tek resmi açıklama; "Nokia 1100'ın yazılımında bir güvenlik açığı olduğuna inanmıyoruz" şeklinde oldu.
İkinci eli binlerce Euro eden Nokia 1100 ile dolandırıcılık devam ediyor; Nokia "sorun yok" diyor.
Sizlere bir süre önce, zamanında sıfırı 100 Euro civarında fiyatla satılan Nokia 1100'ın bazı üretimlerinin ikinci elinin bugün bazı ülkelerde 25 bin Euro'ya satıldığını duyurmuştuk. Çıkan haberlerin ardından sanal suçla savaş birimleri Nokia 1100-sever suçluların peşine düştü. Fakat henüz ciddi bir aşama kaydedilemedi. Polis sadece birkaç kişiyi bu suçla ilgili tutukladı fakat her geçen gün 1100 sevdalısı suçluların türemesi nedeniyle yeni olayların henüz önüne geçilemedi.
Türkiyede ADSL Fiyatları Kızışıyor !
Türkiye’deki Smile ADSL Türkiye’deki en fazla kullanıcı sayısına sahip ikinci firma. Smile ADSL 8 Mbps’e kadar olan internet hızı ile birlikte ücretsiz kullanım ve ücretsiz telefon konuşması da sunuyor. Bu kampanya 30 Haziran’a kadar sürecek ve 4GB için 29TL, 6GB için 39TL, Sınırsız erişim için ise 49TL olarak fiyatlar belirlenmiş. Başlıca internet erişim sağlayıcılarından olan TTNET Türk Telekom’a ait bir firma. TTNET fiyatları ve bağlantı hızları da Smile ADSL ile aynı olarak belirlenmiş. Ayrıca TTNET, kampanya çerçevesinde, 24 aylık aboneliği olanlara ücretsiz modem, ücretsiz TTNET Vitamin, kablosuz bağlantı, e-posta servisi ve oyun gibi ücrestiz seçenekler dahil edilmiş. Piyasaya yeni dahil olan Doping ADSL2+ ise, 8 Mbps’lik bağlantı hızı için henüz fiyatlarını belirlememiş ancak yakın bir zamanda açıklamayı planlıyor. Doping ADSL2+, ilk 5000 müşterisine, abone oldukları hızın 2 kat fazlasına aynı fiyata sahip olma imkanı sunuyor. Ayrıca, 300 dakika ücretsiz şehirlerarası görüşme fırsatı da sunuluyor. İlk piyasaya sunulduğunda oldukça ilgi çeken BİRİ ADSL KoçNet tarafından sunuluyor. 8 Mbps tarifesi hakkında henüz bir açıklama bulunmuyor ancak 24 aylık abonelerine e-posta, 5GB kotalı dosya alanı ve 30 günlük sınırsız şehirlerarası görüşme hizmetleri ücretsiz olarak sunuluyor. Bir zamanlar efsane olan Superonline ise 8 Mbps tarifesi fiyatlarını henüz açıklamamış olmasına rağmen, fiber altyapısını kullanarak 9.99TL’den başlayan fiyatlar ile Fiber internet seçeneği ile birlikte ücretsiz kurulum ve hediye modem sunuyor. TurkNet 8 Mbps tarifesindeki kampanyasının fiyatlarını açıklayan ilk firma oldu. 4 GB, 6 GB ve sınırsız seçenekleri için abone olunan süreye göre özel indirim uygulanıyor ancak fiyatlar genel olarak 29, 39 ve 49 olarak belirlenmiş. TurkNet de 30 dk. ücretsiz şehirlerarası konuşma ve diğer konuşmalar için %95′e ulaşan indirimler sağlıyor. E-posta hizmeti ise kampanya dahilinde.
Türkiye deki internet sağlayıcılarının sayısı arttıkça, aralarındaki rekabet de artış gösteriyor. Bu yüzden firmalar, müşteri sayılarını artırabilmek için daha fazla seçenek, daha iyi kalite ve daha uygun fiyatlı seçeneklerle internet erişim paketlerini şekillendiriyorlar. Tabi bu durumdan en çok faydalananlar ise internet kullanıcıları oluyor.
AMD, DirectX 11 Peşinde !
Şimdiye kadar AMD, RV870 hakkında gerçek bilgiler yayımlamadı. Fakat yonganın 40-nm tekniğine göre üretileceği ve zamanlama olarak GT300 ile aynı anda piyasaya çıkacağı biliniyor. İki üretici de Microsoft'un çıkacak olan işletim sistemi Windows 7'nin Bunun dışında firma içi kaynaklar Nvidia DX11 yongalarının üretiminde bir gecikme olmayacağını ve bunların 2009'un dördüncü çeyreğine yetişeceğini iddia ediyor.
Yonga devi AMD, Windows 7 nihayete kavuşmadan önce DirectX 11 yongalarını sunmaya kararlı.
AMD bu sene içerisinde DirectX 11 destekli bir ekran kartı çıkarmayı planlıyor. Yonga üreticisi RV870 ile Nvidia'nın GT300'ünden daha hızlı olmak
Bilgi için: Amd -K2
Telefon: (216) 362 46 24
Google Herzman Peşinizde !
Google'ın netteyken bilgilerinizi topladığını mı düşünüyorsunuz? Öyleyse bu habere sinirleneceksiniz. Akıllı telefonlar için geliştirilen pek çok uygulama aslında pek çok ilginç özellik sağlıyor. Bunlar arasında gelen aramaları saate göre farklı bir telefona yönlendirerek iş saati dışında aramaları kabul etmemeyi sağlama, GPS ile bulunduğunuz nokta tespit edilerek telefon ayarlarını otomatik değiştirme gibi uygulamalar da var. Fakat Google'ın Android işletim sistemi ile kullanılmasını düşündüğü proje biraz daha farklı. Detaylarına ABD patent ofisinin ilgili sayfasından ulaşabileceğiniz Google'ın yeni projesi, cep telefonunuzun hareketlerinden o anda ne yapmakta olduğunuzu anlamayı planlıyor. Google bir hızölçer ile cep telefonunun hareketlerini tespit etmeyi ve buna göre farklı işlemler gerçekleştirmeyi hedefliyor. Her ne kadar hızölçerler şu an için sınırlı yeteneklere sahip olsa da, zaman içerisinde çok daha farklı becerilere kavuşacakları sağlanıyor. Google'ın şu anda hızölçer ile tespit edilebilecek farklı hareketleri tanımlayacak bir veri tabanı oluşturmak üzerinde çalıştığı da söyleniyor. Fakat bu şu an için sadece bir patent ve Google'ın tam olarak neyi hedeflediğini net bir şekilde açıklamıyor. Yine de Google gibi veri toplamayı seven bir firmanın bu topladığı veriler için çok ilginç kullanım yöntemleri bulacağına şüphe yok.
Google, pek çok aracı sayesinde internet üzerinde kullanıcıların ne yaptıklarını ve farklı konudaki eğilimlerinin ne yönde olduğunu takip edebiliyor. Fakat dev firmanın aldığı yeni bir patent artık internette olmadığını zamanları da takip etmeye hazırlandığını gösteriyor.
Teknoloji Tarihi
Teknoloji, Yunanca τέχνη (sanat) ve λογία (bilmek) sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur. İnsanoğlunun gereklerine uygun yardımcı alet ve araçların yapılması ya da üretilmesi için gerekli bilgi ve yetenektir. Teknoloji ayrıca, bir sanayi dalıyla ilgili üretim yöntemlerini, kullanılan araç, gereç ve aletleri kapsayan bilgidir.
Bir insan etkinliği olarak teknoloji, insanlık tarihinde bilim ve mühendislikten önce ortaya çıkmıştır. Teknolojinin, bilimin uygulamacı yönü olduğu görüşleri de vardır.
İnsanoğlu tarihler boyunca işlerini kolaylaştırmak için çeşitli aletler geliştirmişlerdir. Örneğin avlanmak için ok ve mızrak geliştirmişlerdir. Daha sonraları bu ok ve mızrakları birbirleri ile savaşmak için kullanmışlardır. Ve bu tarih boyunca değişik savaş aletlerinin teknoloji sayesinde geliştirilmesine sebep olmuştur. İlk başlarda ok, mızrak, kılıç ve kalkan kullanılmıştır. Sonraları bu aletler teknolojinin gelişimi sayesinde yerini ateşli silahlara bırakmıştır. Ateşli oklardan bir borunun içinden taş fırlatan barutlu silahlara geçilmiştir. Bu silahlar teknolojik uygulamalar sonunda taş yerine işlenmiş demir fırlatmaya başlamıştır. Ve sonrasında top tüfek gibi daha teknolojik silahlar geliştirilmiştir. Bu sadece teknolojinin savaş alanındaki gelişimidir. Bunun dışında insan yaşamını kolaylaştıran teknolojik gelişmeler vardır. İnsanlar çok önceleri birbirleri ile uzaktan haberleşmek için duman kullanırlardı. Yanan bir ateşten çıkan dumanı değişik belirli şekillerde çıkararak anlamlar çıkarırlar ve böylece anlaşırlardı. Daha sonra değişik metotlar ortaya çıktı. Bir güvercin evde beslenilir ve büyüyünce haberleşilecek eve taşınırdı. Sonra bu güvercinin ayağına bir not bağlanıp havaya salınırdı. Serbest kalan kuşun gideceği ilk yer büyüdüğü ev olacaktır. Büyüdüğü eve gelen güvercin ayağında notu getirecektir. Bu yöntem tarihi kayıtlara ilk posta olarak geçmiştir. Daha sonrasında teknolojinin de sayesinde telefonlar ve İnternet günlük hayatımıza girmiştir. Tüm bunların dışında ulaşım önceleri atla yapılmaktaydı.Teknoloji bu alana da el attı ve tekerlekli araçlar kullanılmaya başlandı. Sonuç, arabalar, bisikletler, uçaklar ve deniz taşıtları.
Devamını Oku...Kablosuzluk Yeniden Tanımlanıyor

Dünyadaki ve ülkemizdeki yazıcı pazarının tartışmasız lideri HP, Photosmart ailesine kattığı yeni modelleriyle hayatınızdaki tüm baskı işlerini üstlenmeyi hedefliyor. İster ev olsun ister işyeri, tercih edeceğiniz HP kablosuz "Hepsi Bir Arada" yazıcılar sayesinde tüm baskı işlemleriniz için tek bir ürün kullanabilirsiniz. Fotokopi makinesi, yazıcı, tarayıcı ve modeline göre faks özellikleriyle donatılan yeni Photosmart ailesi kompakt olan boyutlarıyla birden fazla cihazın oluşturduğu teknoloji kalabalığını ortadan kaldırıyor. Dahası yeni ürünlerin tümünde "Print VVirelessly" olarak tanımlanan kablosuz ağ desteği de standart olarak sunuluyor. Böylece yazıcıya ağ üzerindeki herhangi bir bilgisayar kablosuz olarak erişebiliyor ve kullanım daha pratik hale geliyor. Üstelik yazıcının konumlandırılacağı yer konusunda da daha özgürce hareket edebiliyorsunuz.
Hayatın her anında yanınızda
Hangi model olursa olsun HP sınıfındaki rakiplerine göre belirgin üstünlüklerle kullanıcıların karşısına çıkıyor. Yüksek kalitede baskıyı her zaman maliyeti göz önünde bulundurarak gerçekleştiren yazıcılar bütçenizi koruyarak uzun vadede doğru bir tercih yapmış olduğunuzu hissettirmeyi biliyor. Renkli baskı, tarama ve fotokopi gibi günlük rutin işlerinizde kolaylıkla kullanabileceğiniz ürünleri tatil dönüşünde de fotoğraflarınızı basmak için tercih edebilirsiniz. HP'nin fotoğraf baskısına uygun kâğıtları sayesinde stüdyo kalitesinden daha fazlasını elde edeceğinize emin olabilirsiniz.
Sessizlik, hız ve ekonomi buluşuyor
Uzun vadede yapılan araştırmalar kullanıcıların düşük maliyette yüksek baskı kalitesinden daha fazlasını istediğini ortaya koyuyor. HP Photosmart ailesindeki yazıcılar mümkün olabilecek en kısa zamanda baskı işlemine başlıyor ve ister siyah olsun ister renkli en şaşırtıcı sonuçları ortaya koyuyor. Dahası tüm yazma işlemleri gecenin sessizliğinde bile çevrenizdekilerin duyamayacağı bir ses seviyesinde gerçekleşiyor. HP Photosmart ailesindeki yazıcılar bağlanabilirlik açısından da rakiplerini kıskandıracak özelliklerle piyasaya çıkıyor. USB 2.0'ın yanı sıra 802.11 b/g standardında kablosuz ağ desteğinin standart olarak sunulduğu yazıcılarda kablolu ağ ve modeline göre faks ya da Bluetooth destekleriyle de karşılaşabiliriniz mümkün.
Bilgisayarınızı açmadan baskı yapın
HP Photosmart ailesinin PictBridge özelliği sayesinde dijital fotoğraf makinenizin USB kablosunu ya da USB belleğinizi yazıcınıza bağlayarak kolay bir şekilde çekmiş olduğunuz fotoğrafları yazdırabilirsiniz. Yazıcılarda yer alan LCD ekranlar sayesinde fotoğrafları kolaylıkla seçebilir, dilerseniz rötuş ve çeşitli düzenleme işlemlerinden sonra baskı alabilirsiniz. Arada bilgisayar olmadan baskı yapabilme özelliği bellek kartları üzerinden de sağlanabiliyor. Dilerseniz bellek kartınızda yer alan bir fotoğrafı önceden etiketlenmiş bir CD ya da DVD'nin üzerine bile yazdırabilirsiniz. İhtiyaç duyabileceğiniz her şey HP'nin yeni Photosmart ailesinde var.
HP Photosmart C4480
Ev ve küçük çaptaki ofislerin kullanımına yönelik olan HP Photosmart C4480, özellikleriyle kullanıcıları cezbetmeyi başarıyor. HP'nin Vivera mürekkepleri sayesinde lazer kalitesinde belge ve stüdyo kalitesinde fotoğraf baskısı yapabilmenizi sağlayan Photosmart C4480, dakikada 30 sayfaya kadar siyah ve 23 sayfaya kadar renkli baskı yapabiliyor. 4800x1200 dpi gibi etkileyici bir baskı çözünürlüğü sunan ürün, bağlantı seçenekleri ve şık tasarımıyla rakip modelle¬rin arasından sıyrılıyor.
En yüksek baskı boyutu: A4
Yazma teknolojisi: Mürekkep püskürtme
Baskı çözünürlüğü (renkli): 4800 x 1200 dpi
Baskı hızı (renkli): 23 sayfa/dakika
Kağıt yükleme: Ön
Tarama: Var
Tarama çözünürlüğü: 1200 x 2400 dpi LCD ekran: 1.5 inç
LCD ekran: 1.5 inç
Bilgisayar bağlantısı: USB 2.0
On panel bağlantıları: Kart okuyucu
Desteklenen kartlar: SD/MMC, CF, MS, xD
CD/DVD üzeri baskı: Yok
Boyutlar: 434 x 290 x 162 mm
Ağırlık: 5.06 kg
HP Photosmart C6380
Ev ve ofis ortamında daha üstün kaliteyi hedefleyenlere hitap eden HP Photosmart C6380, hızı ve baskı çözünürlüğüyle dikkatleri üzerine topluyor. Dakikada 33 sayfaya kadar siyah ve 31 sayfaya kadar renkli baskı yapabilen ürün baskı sırasında 9600x1200 dpi çözünürlüğe kadar ulaşabiliyor. Optik tarama çözünürlüğü de ciddi derecede yüksek olan (4800x960.0 dpi) Photosmart C6380, kablosuz ağ desteğinin yanı sıra kablolu ağ üzerinden erişilme imkanını da beraberinde getiriyor.
En yüksek baskı boyutu: A4
Yazma teknolojisi: Mürekkep püskürtme
Baskı çözünürlüğü (renkli): 9600 x 1200 dpi
Baskı hızı (renkli): 31 sayfa/dakika
Kağıt yükleme: Ön
Tarama: Var
Tarama çözünürlüğü: 4800 x 9600 dpi LCD ekran: 2.4 inç
Bilgisayar bağlantısı: USB 2.0, ethernet, 802.1 I b/g kablosuz
Ön panel bağlantıları: USB 2.0, kart okuyucu
HP Photosmart Premium with Fax
Profesyonel anlamda baskı ihtiyacı olan kişiler için üretilmiş olan HP Photosmart Premium with Fax, adından da kolaylıkla anlaşılabileceği gibi "Hepsi Bir Arada" özelliklerine ek olarak faks hizmetini de sunuyor. Bluetooth üzerinden bağlantı, iki yüzlü tarama, kopyalama ve yazdırma, CD ya da DVD üzeri baskı, üst ve ön tepsiden kâğıt besleme gibi profesyonel özelliklere sahip olan Photosmart Premium with Fax bilgisayarınızda çalışırken yerinizden bile kalkmadan faks alıp gön-derebilmenizi sağlıyor. Dahası sunulan "Quick Forms" düğmesi sayesinde ajanda çizgili / kareli kağıt ve daha birçok hazır şablonu kolaylıkla basabilirsiniz.
En yüksek baskı boyutu: A4
Yazma teknolojisi: Mürekkep püskürtme
Baskı çözünürlüğü (renkli): 9600 x 2400 dpi
Baskı hızı (renkli): 32 sayfa/dakika
Kağıt yükleme: Ön ve üst
Tarama: Var
Tarama çözünürlüğü: 4800 x 4800 dpi LCD ekran: 2.4 inç
Bilgisayar bağlantısı: USB 2.0, ethernet,
802.1 I b/g kablosuz ve Bluetooth %
Ön panel bağlantıları: USB 2.0, kart okuyucu "\
Desteklenen kartlar: SD/MMC, CF, MS, xD i
CD/DVD üzeri baskı: Var
Boyutlar: 468 x 473 x 283 mm
Ağırlık: 10.4 kg Devamını Oku...
İslam’ın iPhone’daki Engellenemez Yükselişi

Sabanur Kıraç
Bunun da en büyük nedeni hayatımı kolaylaştıran pek çok uygulamaya sahip olması. Favorim de trafik durumunu görebildiğim “İBB Trafik” uygulaması. Onu nöbetçi eczaneleri iki saniyede karşıma getiren “Eczane” ve bulunduğum noktaya en yakın havaalanından ATM’ye, kafeden restorana, sinemadan hastaneye kadar her türlü mekânın listesini çıkaran “Power Search” izliyor.
Mobil Kuran-ı Kerim
Bu uygulamaları herkes gibi ben de iTunes Store’dan indiriyorum. iTunes Store’da kimi ücretli kimi ücretsiz 30 binin üzerinde uygulama var ve bu sayı her geçen gün biraz daha artıyor. Bu yüzden de her hafta yeni çıkan uygulamalara ve en çok indirilenlere bakmak için ziyaret ediyorum iTunes’u. İşte tam da bu ziyaretlerim sırasında keşfettim İslam’ın iPhone’daki engellenemez yükselişini.
Yoo dalga geçmiyorum. Gerçekten de ilk zamanlar yeni çıkanlar listesinde gördüğüm Müslümanlar için özel yazılmış pek çok uygulama kısa sürede en çok indirilenler listesine yerleşmiş durumda. Örneğin e-kitaplar alanın en çok indirilen uygulaması “Mobile Holly Quran” yani mobil Kuran-ı Kerim. Yaşam kategorisindeyse “Müezzin Prayer Times For Your Location” yani bulunduğunuz yer için namaz saatlerini gösteren bir program yine en çok indirilenler arasında. Ayrıca navigasyon kategorisinin listesinde de “Qible finder” yani Kıble’yi gösteren uygulama dikkat çekiyor. Kaynaklar alanınınsa neredeyse hepsi İslami uygulamalarla dolu. “iQuran”, “iQuran Pro”, “99 Names Of Allah”, “iDuaa”, “Names of Allah and Prophet”, “Salah Times”, “Quran Reader” ve daha niceleri...
Üstelik bunlar sadece ilk bakışta gözüme çarpanlar. Anlayacağınız teknolojinin bile Müslüman’ı makbul artık. Devamını Oku...
Yaşam Bilişimde KDV İndirimi

Pamir Kızıltuğ
Özellikle ekonomik krizin baş göstermesiyle birlikte internet üzerinden satış yapan çoğu firma kendi çapında "KDV indirimi" kampanyası başlattı. Devletimiz her şekilde yüzde 18'lik KDV'yi satış fiyatı üzerinden tahsil ediyor, fakat bu noktada üstüne basılan ürünün satış fiyatındaki indirim. Yani fiyattan öyle bir indirim yapılıyor ki, üzerine yüzde 18'lik KDV eklense bile eski fiyata göre sanki KDV hiç eklenmemiş gibi oluyor. Elbette son derece başarılı bir yöntem. Üretici firmalar ve satan yerler kendi karından taviz vermiş oluyor. Sırf kriz zamanı KDV için ödenecek yüzde 18'lik rakam göze batmasın diye.
Geçtiğimiz ay içinde bilişim sektörünü hareketlendirsin diye bilişim ürünlerinde KDV indirimine gidildi. Üç aylık süre için bazı ürünlerde KDV oranı yüzde 18'den yüzde 8'e düşürüldü. Kardan taviz vermesi gerekenin son kullanıcıya mal satmaya çalışan firmaların olmaması gerektiği sanıyoruz biraz olsun anlaşıldı, fakat gelin görün ki indirimin kapsadığı ve kapsamadığı bazı noktalar var. İlk olarak kapsama giren noktaları bir ele alalım. Hazır kurulu olan masaüstü sistemlerde ve dizüstü bilgisayarlarda oran yüzde 8'e geriledi. Yani yeni bir bilgisayar alacaklar şanslı. Sistem entegratörü firmaların da böylece krizden daha az etkilenmesi sağlanıyor. Fakat kendi bilgisayarınızı kendiniz oluşturacaksanız ya da elinizdeki sistemi güçlendirecekseniz işiniz zorlaşıyor. Muhtemelen güçlendirmeyi düşündüğünüz hiçbir bileşen için KDV indirimi geçerli olmuyor. KDV indiriminin geçerli olduğu bileşenler işlemciler, sabit diskler, optik sürücüler, USB bellekler, taşınabilir diskler, kesin¬tisiz güç kaynakları, bellek kartı okuyucular, ağ ürünleri, monitörler, ekran kartları, yazıcılar, güç kaynakları, ses kartları, klavyeler ve fareler şeklin¬de. Bahsi geçen tüm bileşenleri tek başına alsanız -hazır sistemde olmasa bile- KDV'sini yüzde 8 olarak ödüyorsunuz.
İşin ilginci USB bellekler ve bilgisayarlarda kullanılan sistem bellekleri (DDR2, DDR3 gibi) arasında teknolojik olarak çok az fark var. Amaç her ikisinde de depolama ancak sistem bellekleri KDV indiriminden etkilenmiyor. Mantıklı bir açıklamasını biz yapamıyoruz. Sanıyoruz ki veriler kaydedildikten sonra enerji kesildiğinde silinmemeli ki KDV indirimi olabilsin. Aslında bellekler "güncelleme" deyince akla ilk gelen bileşen oluyor. Söküp takması çok kolay. Acaba bu nedenle mi indirime girmedi? İşlemcilerde KDV indirimi ne mutlu ki var ancak yeni bir işlemci için elbette yeni bir anakart da gerekiyor. Anakartı gidip tek başına alırsanız KDV'si yüzde 18; aynı anakartı çalışır durumda bir kasanın içinde alırsanız KDV'si yüzde 8. Daha da komiği SSD'ler ve sabit disklerin işlevleri aynı. Her ikisi de veri depolama yapıyor. Fakat KDV indirimi SSD'leri kapsamıyor. Yani indirimi hak edebilmek için elektrik motoruna bağlı plakalar ve sallanıp duran bir okuyucu iğne gerekiyor. Çalışma mantığı birbirinin aynısı olan USB bellekler indirimde ama SSD'ler değil. Eleştireceğim son bileşenlerse monitörler. D-Sub girişli ürünlerde KDV oranı yüzde 8 iken, heves edip de "DVI'lı ve HDMl'lı yeni teknolojiden faydalanayım" diyorsanız kesenin ağzını biraz daha gevşetmeniz gerekiyor. Kimi ürünlerde yüzde 18'e indirilmiş olan KDV, iyi ya da kötü biraz hareketlenme sağladı. Ancak indirim dönemi bittiğinde ne olur, orasını henüz tahmin edemiyoruz. Gönül ister ki günden güne parlayan ve gelişen bilişim sektörünün önü daha da açılsın ve her şeyden önemlisi Türk markası ile artık ülkemizde üretilmiş bir donanım ürünü görebilelim.
NVIDIA ION anakartlar çok yakında
Intel Atom işlemcilerle birlikte kullanılan Intel yonga setindeki görüntü devresi Full HD kalitesindeki videolar ve oyunlar için yetersiz. NVIDIA çözüm olarak GeForce 9400M yonga setini içeren ION platformunu sundu ama üreticiler artan maliyet nedeniyle çekimser kaldı. İlk ola¬rak Acer firmasından ION tabanlı ufak bir bilgisayar geldi. Ancak asıl önemli olan ION platformunu ve Atom işlemcileri kullanan Mini ITX anakartları görmekti ki beklenen en sonunda gerçekleşiyor. Zotac, ION tabanlı ve Intel Atom 230 ve In¬tel Atom 330 işlemci içeren iki yeni Mini ITX anakart geliştirdi. Çeşitli bilgilere göre tek çekirdekli Intel Atom 230 işlemcili modelde (I0NITX-B-E) pasif soğutucu, çift çekirdekli Atom 330 işlemcili modelde (I0NITX-A-U) fanlı soğutucu var. Her ikisinde de 800 MHz destekli çift DDR2 bellek yuvası, Mini PCle yuvası, üç tane SATA II portu, altı tane USB 2.0 portu, kablolu ve kablosuz ağ, DVI/HDMl/D-Sub görüntü çıkışları, eSATA, analog ve dijital ses çıkışları var. 16 paralel işlemcili GeForce 9400M belirli oyunlar için yeterli ve Full HD için uygun kapasitede. Ana-kartların fiyatlarıysa 200 ve 300 dolar arasında olacak.
Intel cephesindeki yenilikler
Intel'in çok ilgi gören Core 2 ailesi işlemcileri ve sunuculara özel olan Xeon işlemcilerinden bazıları kısa süre önce fiyat indirimine girdi. Ayrıca yeni işlemci modelleri de var. Bunlar LGA 775 yapısındaki Core 2 Quad Q8400 ve Q8400S modelleri oldu. Her iki modelde de 45 nm üretim tekniği kullanılıyor; ayrıca 2.56 GHz çalışma frekansı, 1333 MHz FSB ve 4 MB L2 önbellek geçerli. Sonunda S olan modelin farkı TDP değerinin sadece 65 Watt olması. Diğer modeldeyse Quad için tipik TDP değeri olan 95 Watt geçerli. Çok güç harcayan model 183 dolar iken tutumlu modelde fiyat 245 dolar. Fiyatlarsa Q9300 için 266 dolardan 213 dolara, Q9550S için 369 dolardan 320 dolara, Q9400S için 320 dolardan 277 dolara, Q8200S için de 245 dolardan 213 dolara indirildi.
Öte yandan Intel'in son nesil Core mima¬risini temel alan Core İ7 serisi işlemciler epeydir piyasada ve performans meraklılarını hedef alıyor. Core 2 Duo ve Core 2 Quad satışları da iyi biçimde seyrediyor. Şimdi merakla beklenen orta seviyeye yönelik Core İ5 işlemcilerin durumu, çünkü yeni işlemciler gelince Core 2 serisi yavaş yavaş veda edecek. Haberlere göre Core İ5 işlemciler Ekim ayında satışa sunulacak. Tümü 45 nm tabanlı olan Core İ5 işlemcilerin ilk etapta dört çekirdekli, HT destekli, çift kanal DDR3 bellek kontrolcülü, 8 MB L3 önbellekli ve TurboBoost destekli gelmesi bekleniyor. İlk üç model 2.66 GHz, 2.8 GHz ve 2.93 GHz olacak. Düşünülen fiyatlarsa sırasıyla 196 dolar, 284 dolar ve 562 dolar olacak. Fiyatlar epey pahalı görünüyor. Yeni anakart ve DDR3 bellek de cabası. Hemen ardın-dansa Intel'in ilk 32 nm işlemcileri boy göstermeye başlayacak.
AMD'nin yeni yonga seti planları
Şu anda en güncel AMD güney köprüsü olan SB750'nin devamı olacak SB850 için bilgiler gelmeye devam ediyor. Bu güney köprüsündeki en önemli yenilik SATA 3.0 kontrolcüsü olacak ve SATA ll'nin iki katı bant genişliği sunulacak. Toplam altı tane SATA 3.0 ve 14 tane USB 2.0 bağlantısı sunacak. Performansa yönelik 790FX yonga setinin takipçisiyse RD890 kuzey köprüsünü içerecek. RD890 + SB850 ikilisini içe¬ren anakartların sene sonundan önce satışa sunulması beklenmiyor. Bütünleşik görüntü yongalı 790GX'in takipçisiyse RS880D + SB850 biçiminde ortaya çıkacak. Benzer biçimde bu yonga seti de sene sonundan önce gelmeyecek. RS880D içindeki Radeon HD3400 görüntü devresi (RV620) 700 MHz hızında çalışacak. DirectX 10.1, UVD2.0ve Hybrid CF teknolojilerini destekleyecek. Yeni yonga setlerine 890FX ve 890GX adlarının verilirse şaşırmamak lazım.
MSl'ın yeni kralı: Eclipse Plus
MSI Eclipse Plus anakartın diğer benzerlerinden üstün olan yanı içerdiği NVIDIA NF200 yongası. Intel X58 yonga setli klasik anakartlarda ikiden fazla PCle xl6 yuva olabiliyor ama bunlar aynı anda kullanılınca elektriksel olarak x8 hızına düşüyorlar. NF200 sayesinde bu sorun aşılıyor ve xl6 sunulmaya devam ediyor. Mavi ve siyah renklerin hâkim olduğu anakart en sonunda satışa sunuldu. Core İ7 işlemci, altı yuvayla üç kanal DDR3 bellek desteği veren anakartta dört tane PCle xl6 yuva var. SU, 3-way SU, Quad-SLI, CFX desteği hazır. Anakartta toplam 10 tane SATA II ve iki tane de eSATA bağlantısı var. Ayrıca çift Gbit ağ, FireWire, debug LED, harici Creative X-Fi Xtreme ses kartı sayesinde gövde gösterisi yapıyor. Anakart üzerinde güç, reset, BIOS sıfırlama, OC Dial ve Green Power butonla-n var. İkinci nesil DrMOS ve Active Phase Switching (APS) teknolojilerini içeriyor.
Asus'tan yeni bir Vento
Daha çok anakart ve ekran kartlarıyla adından söz ettiren Asus firması aynı zamanda kasa da üretiyor. Firma geçtiğimiz ay Vento serisine TA-M2 modelini de ekledi. Firma tarafından öne çıkarılan özellik vidasız montaj sistemi ve güçlü soğutma çözümü. Özellikle işlemci ve ekran kartı için yüksek hava akımı elde edilmeye çalışılmış. Önde tek, arkada tek ve sol kapakta çift 12 cm LED'li fan var. Sabit disk yuvalarının etrafında hava akışı sağlayan delikler var. Kasa içi derinlik sayesinde 380 mm uzunluklu bir ekran kartı takmak ya da en fazla 280 mm kartlarla SLI/CF kurulumu yapmak mümkün. Toplam dört sabit disk ve yedi PCI yuvasında vida yer almıyor. Hava giren yerlere çıkarılıp yıkanabilen toz filtreleri konulmuş. Devamını Oku...
Yaşam Dijital Fotoğraflara Özgürlük

Anıları ölümsüzleştirmek filmli fotoğraf makinelerin döneminde kaldı sayılabilir. Burada lafın gelişi olarak sarf edilen "ölümsüzlük" fotoğrafın gerçek yaşamda var olması ile alakalı. Filmi i fotoğraf makinelerinde fotoğraflar önce tab ettirilir, sonra negatif ya da pozitifinden basılırdı. "Basılırdı" diyoruz çünkü basılmadan siz çektiğiniz fotoğrafı anlayamazdınız. Dijital fotoğrafçılığa geçildiğindeyse çekilen fotoğraflar artık fotoğraf makinesinin LCD ekranından ya da bilgisayarınızın monitöründen kolaylıkla izlenebilir hale geldi. Baskı maliyeti bir yana, saklama kolaylığı ve fotoğrafçıya gidip gelme zorluğu yüzünden dijital fotoğraf kısa bir zamanda kabul gördü. Tabi olumlu olan yönler sadece bu saydıklarımızdan ibaret değil. Dijital fotoğraflar daha kolay paylaşılabiliyor, daha kolay düzenlenebiliyor ve daha kolay saklanabiliyor. Dahası çekim sonrasında doğrudan masaüstü duvar kağıdı haline getirilebiliyorlar ya da dijital fotoğraf çerçevelerinde kullanılabiliyorlar. Bu kadar rahatlığın ve pratikliğin yanında dezavantajlı birkaç durum da yok değil. Gülde de dikenin olduğu gibi dijital fotoğrafın da birkaç can sıkıcı özelliği söz konusu.
Bunlardan ilki fotoğrafların izlenebilmesi için teknolojiye bağımlı olma zorunluluğunuz. Fotoğrafları bilgisayar monitöründe ya da TV'de izlemek isteyenler bunu çok iyi anlayacaktır. Uzun zamandır görüşmediğiniz akrabalarınız kısa süreli misafirliğe gelseler ve tam o sırada elektrik kesilse fotoğrafların dijitalliği işte o an bitiyor. Bir başka sorun da depolama. Fotoğraflarınızı sakladığınız sabit disk, optik ortam ve flash bellek gibi depolama seçeneklerinin yaşlandıkça risk altında gireceğini de göz önüne almak gerekiyor. Kim ne derse desin, bahsi geçen teknolojilerin hiç birisi fotoğraf baskısının sağladığı "100 yıl bozulmadan kalabilme" garantisini veremiyor. Bu biraz da zevk meselesi. İnternet üzerinden okunacak haberin daha pratik ve masrafsız olduğunu bilsem de gazete alıp okumanın yeri benim için bambaşka. Kağıda basılmış olan fotoğrafların da birçok kişi için aynı anlama geldiğine eminim.
Fotoğrafınızı evde basın!
Zaman içerisinde dijital fotoğraf iyice benimsendi. Tabii bunda durmaksızın gelişen cep telefonlarının etkisi de azımsanamaz. Fotoğraflar zamanla bellek kartlarını doldurmaya başladı ve fotoğraf baskısına duyulan ihtiyaç da buna bağlı yükseliş gösterdi; çünkü artık basılacak olanlar yerini bastırılmak istenene bıraktı. Ev tipi renkli yazıcıların paralel olarak yaygınlaşmasıyla çekilen fotoğraflar evde basılmak istendiğinde bir süre mürekkep püskürtmeli yazıcılar iş görmedi sayılamaz. Durumun farkında ve tüketicilere kulak veren üreticiler de özel kağıtlar ve mürekkepler geliştirerek sektörün bu açığını kapamakta hayli başarılı oldu. Fotoğraf dükkanlarından evimize kadar gelen termal baskı teknolojisi de günümüzde seçilebilecek alternatiflerin arasında. Öte yandan şu sıra fotoğrafları baskı almadan salonunuza taşıyabilmenizi sağlayan dijital fotoğraf çerçeveleri de bir hayli popüler. Biraz önce de bahsettiğimiz gibi fotoğraf baskısı için iki farklı yazıcı tipinden birini seçmeniz gerekiyor. Bu yazıcılar termal ve mürekkep püskürtmeli olarak ikiye ayrılıyor ve birbirleri karşısında çeşitli avantajlara sahipler.
Mürekkep püskürtmeli daha mı avantajlı?
Mürekkep püskürtme teknolojisi fotoğraf baskısında en ekonomik olan yoldur. Bu teknolojiyi destekleyen yazıcılar, termal olan modellere göre kısmen daha uygun fiyatlıdır ve daha az enerji tüketirler. Ayrıca mürekkep püskürtme teknolojisinde doğaya daha yakın renkler oluşturulabilir ve basılan resimlerdeki renk detayları daha net bir şekilde anlaşılabilir; fotoğraf yazıcıların yanı sıra baskının maliyeti de mürekkep püskürtme teknolojisinde daha düşüktür. Peki, bu durumda "termal yazıcıların ne avantajı var?" diyebilirsiniz. Termal yazıcılar boyutları itibariyle daha küçüktürler ve bu nedenle kolay taşınabilirler. Tüm bunların dışında termal baskı fotoğrafçılık mesleğinin aslına uygun olarak gerçekleştiğinden yıllardır geliştirilmiş olan birçok teknolojiden de nasibini almıştır. Birçok üreticinin termal baskıda sunduğu "100 yıl garantisi" bundan ileri gelir. Mürekkep püskürtmeli yazıcılarda bu süre daha azdır. Mürekkeple yapılan baskıların su, nem ve sıcaklık gibi doğal olumsuzluklardan etkilenme ihtimalide yüksektir.
Sarf malzemeleri ve maliyet boyutu
Malzeme bulunabilirliği açısından mürekkep püskürtmeli yazıcıların daha şanslı olduğunu söyleyebiliriz. Termal yazıcı olarak birkaç sene öncesinde ülkemizde daha fazla marka vardı. Şimdi yazıcıların sahibi olan kimseler kağıt ve termal kartuş temin edebilmekte zorlanıyor. Mürekkep püskürtmeli yazıcıları üreten tırmalarsa zaten asıl işi yazıcı üretmek olanlar. Firmalar ülkemizde olmasa bile ki bu pek mümkün değil kağıt temini ve kartuşun bir şekilde baskıya tekrardan hazır hale getirilmesi mümkün olacaktır.
Söz konusu baskı maliyeti olduğunda mürekkep püskürtmeli yazıcıların avantajda olduğundan biraz önce de bahsetmiştik. 150 kağıt ve bu kağıda yetecek kadar kartuş içeren kitler yaklaşık 55 TL seviyesinde. Basit hesapla baskı adedi yaklaşık 0.35 TL'ye geliyor. Termal baskı için kullanılan kağıt ve kartuş da kit şeklinde satılıyor ve tek bir baskı için ortaya çıkan maliyet 0.60 TL seviyesine kadar ulaşıyor. Mürekkep püskürtmeli yazıcıların sağladığı ekonomik avantaj bu hesap sonucu kolaylıkla görülebiliyor. Ürün satın alma sırasında ince eleyip sık dokumakta yarar var. Testimizde büyük baskılardan hoşlananlar için A4 boyutlu yazıcıları da bir araya topladık. A4 boyutlu yazıcıların baskı maliyeti haliyle daha yüksek olacaktır ancak uygun kağıt kullanıldığında yine çok yüksek kalitedeki sonuçlarla karşılaşabilmeniz mümkün. A4 destekli ürünlerde kartuş sayısı fazla ve böylece tonlama kolaylığı ve biten kartuşun kolay değiştirilebilmesi gibi avantajlar bulunuyor. A4 yazıcılarda da küçük resimler basabiliyor ve kalite açısından küçük mürekkep püskürtmeli yazıcılara göre bir farklılık ortaya çıkmıyor. Testimizdeki birçok yazıcının LCD ekranlı ve bilgisayar olmadan baskı yapabilme gibi özelliklerinin bulunduğunu da son olarak sözlerimize ekleyelim.
PCnet Dergisi Devamını Oku...
Nasa Su Aramak İçin Uzaya Gidiyor

Nasa'nın Ay'dan sorumlu biliadamı Mike Wargo, Ay'da birisi su arayacak, diğeri iniş yerleri bulacak iki insansız uzay aracını taşıyan Atlas V roketinin 17 Haziranda Florida'daki Cape Canaveral'dan fırlatılacağını bildirdi.
Wargo, NASA'nın Ay'da güvenlik içinde bilgi toplamayı ve keşfetmeyi amaçladığını belirtti.
NASA'nın insansız uzay araçları, Ay'ın hala bilinmeyen kutup bölgelerine odaklanacak ve bu bölgelerde hidrojen ve buz olabileceği yolundaki bilgileri doğrulamaya çalışacak.
Ay'ın güneş ışığına maruz kalmayan kutup bölgelerinin 200 santigrat derecenin altındaki bir sıcaklıkta buz halindeki su rezervlerine sahip olabileceği düşünülüyor. Devamını Oku...
t.A.T.u.
t.A.T.u. (Rusça: Тату, okunuşu: "tatu"), Julia Wolkova Olegovna (20 Şubat 1985) ve Elena Katina Sergeevna (4 Ekim 1984) adlı iki Rus kızdan oluşan pop müzik grubu. Tarzları elektro-pop ve pop rock olarak tanımlanabilir.
Grubun İsmi
Tatu yerine t.A.T.u. şeklinde yazılmasının nedeni, Tatu adında, 3 kadından oluşan ve ünlü olmayan başka bir müzik grubunun olmasıdır. Tatu, Rusça'da "bu kız,o kızı..." (İngilizcede: she....her) sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş bir addır. Aynı zamanda Rusça'da bir argo sözcüktür. Grup daha sonraları bu ismin açılımını ta lyubit tu ("bu kız,o kızı seviyor") şeklinde açıklamışlardır. Grubun klipleri ve şarkıları "iki sevgili kız" ve "iki kızın yaşadığı aşk" temasını işler. Lezbiyen olarak bilinen grup elemanları birçok kez lezbiyen değil biseksüel olduklarını açıkladılar.
t.A.T.u.'nun popüler olmasını sağlamış bir neden de sansasyonel olmalarıdır. Konserlerinde striptiz yapan ve dudaktan öpüşen grup elemanları, Amerika-Irak savaşına tepki olarak bir süre konserlerine üzerinde Rusça "Huy Voyne" ("savaşın içine ediyim") yazan tişörtlerle çıktılar.
Biyografi
Grubun elemanları,daha önceden "Neposedi" adlı bir çocuk müzik grubunda bir araya gelmiştir. Bir süre sonra Yulia, "müstehcen ve uyumsuz davranışarı" nedeniyle gruptan atılmıştır. Daha sonraları, iki kız, Ivan Shapovalov'un "t.A.T.y." isimli, daha önce masaüstünde hazırlanmış olan bu projesine kaza eseri katılmışlardır. Yani t.A.T.y., aslında bir film senaryosu gibi kâğıt üzerinde hazırlanmış bir projedir. Bu dönemde Yulia 15, Lena ise 16 yaşındadır. Shapolalov, kızlara şartlarının gerçekten çok ağır olduğu ve hiçbir haklarının bulunmadığı bir anlaşma imzalatmıştır. Bu anlaşmaya göre kızların konuşmaya bile hakları yoktur. Örneğin anlaşma gereği Lena 10 kilo vermek zorunda kalmış, Yulia saçlarını kesip siyaha boyatmış ve bir sonraki klip için kaşlarını almak zorunda kalmışlardır. Kızların basınla konuşması ve imza vermesi bile yasaklanmıştır. İmzalar sadece, otobüs şoförleri, badigardlar, hava alanı çalışanları, polis, tren çalışanları, yapımcı'nın arkadaşları ve ailelerine vermek üzere izin verildi. Fakat duygulu şeyler yazılmasına izin yoktu. "Sevgilerle", "sevgili", "çok", "kendim", "en iyi dileklerimle" gibi kelimelerin imzalarda kullanılmayacaktı. İmzalar şu şekildeydi: "Lena Katina-imza-t.A.T.u.-tarih" "Yulia Volkova-imza-t.A.T.u.-tarih" Fan'ın ismi de eklenebilir.
Konferans ve röportaj sırasında kızlar şu konularda tembihlenmiştir: "Kısa cevap verin, argo kulanmayın, Lena sözü kesebilir veya duymamazlıktan gelebilir. Müzik ve edebiyat hakkında konuşmayın, Yulia bu konuda konuşmamalı çünkü okumaktan nefret ediyor. Lena sevdiği kitaplardan behsetmemeli. Seks, seksüel aktiviteler, günlük planlarınız ve beraber yaşamak yönündeki sorulara aldırmayın." "Kızlar bunların her birini konferanstan önce hatırlamalı, yorgun gibi davranmamalı, Hatta öyleyseler bile.Röportajın ilk 20 dakikasında aktif olarak konuşmalı, sonra kızlar yorgun olduklarını gazeteciye bildirebilirler. Her durum için bir sebep sağlanmalı. Röportaj/toplantı arası Leonid tarafından alınmalı (tatu'nun ex-yapımcısı)." Yine de kızlar bu anlaşmayı özgür iradeleriyle imzaladıklarını kabul etmektedirler.
"All The Things She Said"
Grubun ilk Rusça singleları Ya Soshla S Uma'dır ("Aklımı kaçırdım" anlamına gelir). Şarkıyı Elena Kiper, bir dişçide uyuyakaldığı sırada gördüğü bir rüya üzerine yazmıştır. Valeri Polienko tarafından da sözlere son şekli verilmiştir. Müzik desteği ve anajmanlığı ise Sergey Galoyan tarafından yapılmıştır. Şarkı bir genç kızın iç dünyasını anlatır.Kız,başka bir kıza aşık olmuştur ancak kendisine ne olduğunu anlayamamaktadır. Hem korkmuştur hem de mutludur ve çevresindeki herkes onu anlamayı bile reddetmiştir. Kız bu yüzden intihar etmeyi düşünür ve anne-babasından onu bağışlamalrını diler. Şarkının klibinde, iki kız lise kıyafetleriyle yağmur altındadırlar. Parmaklıklar ardında, kendilerini ayıplayan topluma karşı, birbirilerine olan sevgilerini haykırırlar ve öpüşürler. Tüm klip boyunca hapsolduklarını sanan kızlar, klibin sonunda parmaklığın iç tarafında bulunanların kendilerinin değil, onları kınayan toplumun olduğunu farkeder ve oradan uzaklaşırlar. 2002 yılında, Rusya'yı kasıp kavuran bu şarkının İngilizce versiyonu olan "All The Things She Said" ("Söylediği Herşey") kaydedildi ve orijinalinin farklı montajından oluşan bir klip hazırlanarak dünya piyasasına sunuldu. Sadece "Ya Soshla S Uma"'da kızların şarkı söylediği yerler tekrar çekildi. Ama yeni görüntüler de çekmek gerekiyordu. İki yıl önceki duvar inşa edildi ve orijinali gibi boyandı. Aynı tel örgüler de bulundu. Bu sayede Amerika Lena ve Julia'yı yağmurun altında görebilecekti. Yağmur yapmak problem değildi, fakat Yulia ve Lena'nın değişik görünümleri göz önüne alındı. Artistler işini tabi ki iyi yaptı; Lena saçını sarıya boyadı, Julia'nın saçı da kısa kesildi. İki klibin sahne arkasına konuk olan hiç kimse iki yıl arasındaki değişikliği bulamazdı. Grup Rusya'da olduğu gibi diğer ülkelerde de büyük yankı uyandırmayı başardı. 16 Mayıs 2001'de t.A.T.u., Universal Music Russia ile"Radisson-Slavyanskaya" otelinde resmi olarak kontrat imzaladı. Biri "200 Po Vstrechnoy" olan üç albüm için anlaştılar.
Tepkiler
Bu klip ve şarkı Rusya'da büyük bir yankı uyandırmıştır. Hatta klipte giyindikleri formanın "Katolik lisesi" kıyafetleri olmasından dolayı afaroz edilme tehlikesiyle karşılaşmışlardır (Ancak, Rus kızlar Ortodoks oldukları için durumu çok ciddiye almadılar).
İnsanlar önce iki kızı öpüşürken görünce şok oldular ama daha sonraları onların vermeye çalıştığı mesajı algılayınca,grubun popülerliği çığ gibi büyümeye başladı. Grubun yarattığı bu dalga, büyük şirketlerin dikkatinden kaçmadı ve aynı yıl Universal Music Russia, kızlarla anlaştı.
Eurovision Şarkı Yarışması
Grup, 2003 yılında Riga'da düzenlenen ve Sertab Erener'in birinci olduğu Eurovision Şarkı Yarışması'na katıldı. Yarışma esnasında,kızların birbirlerini öpüp, uygunsuz şekilde davranmalarından korkan Eurovision yetkilileri, grubu yarışma öncesi uyarmak zorunda kaldılar. t.A.T.u. yarışmadan üçüncü olarak ayrıldı.
t.A.T.u. 2004-2005 yıllarında sessizleşince grubun dağıldığına dair dedikodular çıktı ama grup 2005'in sonlarında geri döndü.2. albümlerindeki ilk singleları All About Us; diğer singleları ise Friend or Foe,'Gomenasai ve "Loves Me Not".Grup üyeleri,2. albümlerinden çıkan 3. single olan "Gomenasai" şarkısını fazla sevmediklerini ama plak şirketlerinin baskısı nedeniyle onu single olarak seçtiklerini birçok yerde açıkladı. ("Gomenasai" şarkısı sözleri itibariyle albümün genel konseptine ters). 30 Ağustos 2006'da plak şirketleri olan Universal'le çalışmaya son verdiler.
t.A.T.u. The Best ismini taşıyan bir derleme albüm çıkardı.Bu albümde grubun diğer iki ingilizce albümleri olan 200 km/h in the Wrong Lane ve Dangerous and Moving albümdeki şarkılardan oluşuyor.Loves Me Not albümdeki ilk şarkı.Ayrıca yerli tınılı Craving'in remixide oldukça iyi tasarlanmış.Ayrıca 2003 Eurovision'unda Sertap Erener'e mağlub olan Ne ver ne boisia ne prosi de bu albümde yer alıyor.
TATU'nun 3.İngilizce albümü 2008 Nisan ayında atışa sunulacak ama bunun öncesinde (Белый плащик)"Beliy Plaschik (White Robe)" adlı bir single çıkardı... Bu single'ın klibi Los Angeles'de çekildi.TATU Kızlarından Yulia Volkova klipte bir mahkum,diğeri yani Lena Katina ise gardiyan... Klip oldukça hoş ve klibin sonunda Lena,yulia'yı öldürtüyor... Ve Yulia bu klipte hamile Aralık 2007 de doğum yaptı ve ikinci çocuğunu dünyaya getirdi bir erkek çocuktu bu.Birincisi ise kızdı.
2003 yılında ülkemize konser vermeye gelen t.A.T.u tüm Türkiye'nin ilgi odağı oldu.Hilton Otel'de kalan t.A.T.u kızlarından hiçbir ücret alınmadı,neredeyse kızlar üstüne para alacaklardı.:D Park Orman'da konser veren t.A.T.u İstanbul'u çok beğendiklerini söylediler.
6 Eylül 2006'da grup bir "Best of t.A.T.u." cd-dvdsi yayınlamışlardır. 20 Eylül'de de grubun ilk konser dvd'si olan "Truth" piyasaya çıktı ve 28 Nisan 2006'daki St. Petersburg konserinin görüntülerini içeriyor.
2007 yılının sonlarında "beliy plaschik (white robe)" adlı single piyasaya sürerek 21.Ekim.2008'de "Веселые Улыбки (Veselye Ulybki)" adında üçüncü stüdyo albümlerini piyasaya sürdüler. 2008 yılı sonuna doğru ya da 2009 yılı başlarında ise "Веселые Улыбки (Veselye Ulybki)" albümünün ingilizce versiyonu olan "Happy Smiles" piyasaya çıkacak.
2009-...
- MTV 2008 Rusya Müzik Ödülleri'nde (MTV 2008 Russia Music Awards) MTV Efsanesi (The Legend Of MTV) ödülünü aldılar.Ödüle kırmızı halıya motorsikletle gelerek herkesin ilgi odağı olmayı yine başardılar.2009'ın başlarında da çok konuşuldular.
- MTV Rusya'nın düzenlediği 2008'in En İyi Klipleri katagorisinde 100 video klip arasından 220 adlı şarkı ve klip 1. sırada yer aldı.1 Numara oldu.
- t.A.T.u'nun yeni klibi Snegopady (Kar Tanecikleri) 17 Nisan'da MTV Rusya'da yayınlandı.Klip beyeniyle karşılandı...
- t.A.T.u, Moskova'da düzenlenen 54.Eurovision Şarkı Yarışması'nın Açılış Partisi'nden (Moskova Belediye Başkanı düzenledi) sahne aldı.2003'te Eurovision'a katıldığı şarkı olan Ne Ver Ne Boisija Ne Prosi'yi söylediler.Çok beğenildi...
- t.A.T.u , 2009 Eurovision Şarkı Yarışması 'nın 1.Yarı Final'inde sahne aldı.Kızıl Ordu'nun hemen performansının sonunda başlayan t.A.T.u'ya Kızıl Ordu eşlik etti.Ülkemizde ve diğer Avrupa ülkelerinde beğeniyle karşılandı.
Diskografi
Albümleri
Grubun 3 Rusça, 3 İngilizce stüdyo albümleri, 1 remix ve 1 de derleme albümleri vardır:
- İlk albümleri: 200 по встречной(200 Po Vstrechnoy) (2001)
- İlk İngilizce versiyonu: 200 km/h in the Wrong Lane (2002)
- Remix Albümleri: t.A.T.u. RE-Mixes (2003)
- İkinci albümleri: Люди инвалиды (Lyudi Invalidi) (2005)
- İkinci İngilizce albümleri: Dangerous And Moving (2005)
- Derleme Albümleri: The Best (2006)
- Üçüncü albümleri: Веселые Улыбки (Vesyolye Ulybki) (2008)
- Üçüncü İngilizce albümleri: Happy Smiles (2009)
Single
- Я Сошла С Ума (Ya Soşla S Uma)
- 30 Минут (30 Minut) (yalnızca video klip)
- All the Things She Said
- Not Gonna Get Us
- Show Me Love (yalnızca video klip)
- Не верь, не бойся (Ne Ver', Ne Boysia)
- Простые Движенья (Prastiye Dvijeniya) (yalnızca video klip)
- 30 Minutes
- How Soon Is Now? (t.A.T.u. single)
- Люди Инвалиды (Lyudi İnvalidi)
- All About Us
- Friend or Foe
- Gomenasai
- Loves Me Not
- Белый Плащик (Beliy Plaşçik) / White Robe
- 220 (t.A.T.u Song) (yalnızca video klip)
- You and I (yalnızca radiolarda yayınlandı)
- Snegopady
Rammstein
Rammstein Alman bir müzik topluluğudur. NDH Metal müzik topluluğu içindedirler. Tarzları Dans metal türündedir ("Tanz Metal"). Sadece Almanca müzik yapmaktadırlar. 1994'te kurulan grup dünya üzerinde 12 milyon albüm satmıştır. Hayranları arasında grup yazı dilinde R+ olarak da ifade edilir.
Rammstein bugüne kadar 5 tane albüm yayımladı: Herzeleid (1995), Sehnsucht (1997), Mutter (2001), (Reise, Reise (2004) ve Rosenrot (2005). 5 stüdyo albümünün yanında 2 de canlı performans albümleri vardır.
Kuruluş
Rammstein gitaristi Richard Kruspe ve o zamanlar bateri çalan Till Lindemann, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonra "First Arsch" grubunda beraber çalarlar. Bu gruptan memnun olmayan Krupse gitar ve makinanın birbirinin içine girdiği bir grup için ev arkadaşları Oliver Riedel ve Christoph Schneider ile beraber yeni bir projeye başlar. Eski arkadaş Lindemann'ı da şarkı yazımına destek olması için gruba çağırır. 1994'te bir amatör gruplar yarışmasına katılan dörtlü bunu kazanıp 4 şarkılık demo şansı elde eder. Demoyu dinleyen Paul Landers da gruba dahil olur. Son olarak Landers'in arkadaşı Christian Lorenz de gruba girer.
İlk albüm "Herzeleid"ın kayıtlarına Mart 1995'te Jacob Hellner prodüktörlüğünde başlanır. İlk single'ı "Du Riechst So Gut" olan albüm 24 Eylül 1995'te yayınlanır. Aralık ayında Rammstein ana grup olarak ilk turnesine Almanya içinde çıkar. 1996'da yeni turlar ile birlikte ikinci single "Seemann" da yayınlanır. 27 Mart 1996'da İngiltere'de ilk konserlerini verirler. Grubun tüm dünya çapında tanınması ise Trent Reznor'un David Lynch'in Kayıp Otoban filmi için "Heirate Mich" ve "Rammstein" şarkılarını seçmesiyle olur. Film müziği albümü Amerika'da 1996'da, Avrupa'da 1997'de yayınlanır.
Dünya Çapında Şöhret
Yine Jacob Hellner ile kaydedilen yeni albüm "Sehnsucht"un çalışmaları Malta'da Kasım 1996'da başlar. Nisan 1997'da ilk single "Engel" ve Ağustos 1997'de ikinci single "Du Hast" yayınlanır. 22 Ağustos 1997'de Sechsucht'un yayınlanmasıla Rammstein Avrupa çapında turlara başlar. Kraftwerk cover'ı "Das Modell"i de single olarak yayınlarlar. Aralık ayında grup ilk Amerika turnesine çıkar. 22-23 Ağustos 1998 Berlin'de 17 000 kişi önünde o ana kadar ki en büyük konserini verir. Bu konser kayıtları da "Live aus Berlin" olarak yayınlanır. Aynı yıl Korn, Ice Cube ve Limp Bizkit ile Family Values turnesine katılır. Bunun da etkisiyle Sechsucht Amerika'da "Altın Plak" kazanır ve o yılın MTV Müzik Ödüllerinde En İyi Rock Grubu olarak aday gösterilir. Bu törende Rammstein "Du Hast"ı canlı çalar. 1999'da da grup bu sefer Grammy Ödüllerine aday gösterilir.
2000'ler
2000 yılında Rammstein "Mutter" albümünü kaydetmeye başlar. 2001'de çıkan albümün ilk single'ı "Links 2 3 4" olur. Turneler devam ederken 2002 yılında grup xXx filmi için Prag'da "Feuer Frei!" performansını kaydeder. Bu şarkı hem filmin film müziği olarak yayınlanır hem de grup filmin bir bölümünde yer alır.
Yeni albüm "Reise, Reise" bu sefer İspanya'da 2003 sonunda kaydedilir. "Mein Teil" ve "Amerika" single'larıyla desteklenen albüm 27 Ekim 2004'te yayınlanır ve Avrupa'da bir çok yerde ilk on'a girer. Bu albümle beraber Rammstein tüm zamanların en başarılı Almanca müzik yapan grubu ünvanını kazanır. 2004 ve 2005'i konserlerle geçiren grup buradan görüntüleri "Völkerball" DVD'sinde toplayıp yayınlar.
28 Ekim 2005'te Rosenrot yayınlanır. Bir önceki albüm "Reise am reise" gibi bu albümde 20 değişik ülkenin listelerine ilk ondan giriş yapar. Reise, Reise için kaydedilen fakat o albümde yer almayan, bu albüme adını veren şarkı da dahil olmak üzere 6 şarkıyı içermekle birlikte yeni kaydedilmiş şarkılar da bulunmaktadır. 19 Şubat 2006'da grup bir astroid'e adını verir. Grup şu anda yeni bir albüm için çalışmaktadır. Yeni albüm 2009'un sonbaharında yayınlanacaktır.
Tartışmalar
Rammstein müziğiyle beraber bir sürü de tartışmayı yanında getirmiştir. Grup 1999 Haziran'ında sıvı çıkaran bir dildoyu canlı performanslarında kullandıkları için Amerika'da bir gün hapis cezası almışlardır. Almanya'da ise grup militarizme ve faşizme yakın durdukları için eleştirilmişlerdir. Grup bunu reddedip "Links 2 3 4" şarkısını yazmışlardır. Bu şarkı ile sosyal demoktrat politikacı Oskar Lafontaine'e göndermede bulunurlar.
Grup 1999'da Columbine Lisesi katliamı ile ilişkilendirilmiştir. Katliamı gerçekleştiren iki öğrencinin de Rammstein hayranı olduğu ortaya çıkar. Rammstein suçlamalar yüzünden şiddete karşı olduklarını belirten bir açıklama yapar.
Rammstein'ın videoları da başka bir tartışma konusudur. Almanya'da yaşanan yamyamlık davasına gönderme yapılan "Mein Teil" (Benim Parçam) videosu yayınlanınca tepki toplar. Olayın kahramanı Rammstein'a kişilik hakları yüzünden dava açıp para kazanır. Grubun "Mann gegen Mann" (Adam adama) videosu da çıplaklık yüzünden sansürlenmiş ve Almanya'da saat 10'dan sonra yayınlanabilmiştir.
Gurubun Resmi Web Sitesi: Tıklayınız
Fit PC-2 Modem büyüklüğünde bilgisayar
Son günlerde popüler oyunlarını yüksek detay ve görüntü seçeneklerinde oynatabilecek, videoları sorunsuzca işleyebileyecek ve aynı zamanda kullandığımız uygulamalarda bize zaman kazandırabilecek derecedeki performanslı . Elbette bu türde sistemler, çok çalışanlı kurum ve kuruluşların da ilgisini çekmiyor değil nedeni ise bilindiği üzere sürekli (7/24) çalışan standar sistemler firmalara uçuk elektrik maliyeti getirebildiği gibi aynı zamanda çalışan sayısının fazla olduğu iş ortamlarında normal bilgisayarlar için yersıkıntılarıda yaşanabiliyor.



Kaynak İçin: Tıklayınız
Alican Nalbat - Ankara Fotoğrafları
